26 Temmuz 2010 Pazartesi gününü Salı’ya bağlayan bu gece Müslümanlık geleneğinde bir af, merhamet ve mağfiret gecesi olarak kabul edilen Berat Kandili olarak kutlanıyor.
Şaban ayının 15’ine tekabül eden Berat gecesinde “Allah’ım! Azabından affına, gazabından rızana sığınıyorum, senden yine sana ilticâ ediyorum. Senin şanın yücedir. Sana yaptığım senayı, senin kendine yaptığın senaya denk bulmuyorum. Sana layık bir surette hamd etmekten acizim” (Müslim, Salat, 222/1090; İbn-i Mâce, Hadis no: 3841) niyazlarıyla dua edip Allah’ a yakaran Hz. Muhammed (sav), bu gecede Cenab-ı Allah’ın kendisinden bağışlanma dileyenleri affedeceğini, içtenlikle yapılan duaları kabul edeceğini müjdelemiştir (İbn Mace, İkâmetü’s-Salât, 191). Hz. Muhammed ( sav )’ in bu duası ile özdeşleşen ve Ramazan ayının müjdecisi olan bu gece, inananların kulluk bilinci ve hesap verme şuuruyla suç ve yanlışlardan kaçınmaları, günahlardan arınmaları ve Yüce Yaratıcı’ nın sonsuz rahmet ve merhametine iltica etmeleri gerektiğini bir kez daha hatırlatır. Bu itibarla Berat gecesi, bilerek veya bilmeyerek işlenen hata ve günahlardan tövbe ederek, günahların kalplerde bıraktığı kirlilikten arınma, sıkılan ve bunalan ruhların Allah’ ın rahmetine ve mağfiretine ulaşması adına Müslümanların önüne açılmış bir fırsat kapısıdır.
Milletimizin kandil olarak adlandırdığı bu geceler, dünyanın koşuşturması içerisinde varlık ve yaratılış gayesini adeta unutup sonu gelmez emeller ve hevesler peşinde koca bir ömrü heba eden bizlere, özümüze dönme ve kendimizi sorgulama, geçici olanla kalıcı olanı fark etme, kalp gözümüzü açma ve gönül dünyamızı temizleme fırsatı sunar. Ayrıca Allah’ a, kendimize ve bütün insanlığa karşı sorumluluklarımızı hatırlatır, bu görevlerimizi ihmal edip etmediğimizi yeniden düşünme, tövbe ederek geçmişi affettirme, dua, azim ve kararlılıkla geleceği inşa etme imkânı sağlar.
Sadece ferdi ve ailevi mutluluğumuzu değil, toplumsal hayatımızı, barış, huzur, dayanışma ve kardeşlik içinde yaşayabilmemizi de tehdit eden maddi-manevi pek çok olumsuzluğun yaşandığı günümüz dünyasında Kur’an-ı Kerim’deki; “Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (Zümer, 39/53) müjdesinin farkına vararak günah ve kusurlarımızdan dolayı tövbe etmeliyiz. İbadet ve dualarımız ile Allah’ a yakınlaşmalı, Yüce Mevla’mıza, ailemize, çocuklarımıza, çevremize, milletimize ve tüm insanlığa karşı olan görev ve sorumluluklarımızı yeniden hatırlayarak yeni bir ümit ve kararlılıkla geleceğe bakma melekemizi güçlendirmeliyiz.
Kurtuluş, af ve arınma gibi anlamlara gelen bu mübarek gecenin bize sunduğu manevi iklimde; Kur’an’ın bizlere öğrettiği “Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka kaybedenlerden oluruz.” (A’raf, 7/23) vb. dualar, tövbe istiğfarlar ve yakarışlarla beratımızı almamızın ancak, nuzûlünün 1400. yılı idrak edilen Müslümanların hayat rehberi olan Kur’an-ı Kerim’i anlamakla, yaşamakla, Hz. Muhammed (sav)’ in Müslümanlara miras bırakmış olduğu sünnetini ve evrensel ahlakî erdemleri hayatımıza yansıtmakla mümkün olacağını hatırımızdan çıkarmamalıyız.
Gündelik hayatın getirdiği sıkıntılarla bunalan ruhlara, manevi hayatın ihmaliyle daralan kalplere bir kandil olması dileğiyle aziz milletimizin ve yurt dışında yaşayan vatandaş ve soydaşlarımızla birlikte bütün İslâm âleminin Berat Kandili’ni kutluyorum. Yapacağımız ibadet, dua ve yakarışların bizleri istikamet sahibi yapmasını temenni ediyor, bu gecenin, ülkemizin, İslâm âleminin birlik, dirlik ve beraberliğine, insanlığın hidayet, barış ve huzuruna, bütün müminlerin tövbe ve dualarının kabulü ile arınma ve affına vesile olmasını Yüce Allah’ tan niyaz ediyorum.
Yazı http://www.omurokur.com/2010/07/berat-kandiliniz-kutlu-olsun/ adresinde yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder