17 Temmuz 2014 Perşembe

RABB"in İçin Sabret, Uğur Koşar

Ömür OKUR "un sitesinden bir yeni yazı: RABB"in İçin Sabret, Uğur Koşar

Rabbin için sabret


Mevlana ne de güzel açıklıyor; “sonucunda mükafatı; eşi benzeri olmayan ve bütün isteklerinin ama bütün isteklerinin kabul edileceği bir cennet olacak o ki! Sen ey insanoğlu insan şu üç günlük dünyada sınav kolay mı olacak sandın?” diye dünya hayatının zorlu bir sınav olduğunu…


Allah kullarına kaldıramayacakları yük yüklemez.


Liselere giriş sınavı, üniversiteye giriş sınavı, kamu personeli seçme sınavı, ehliyet sınavı, İngilizce yeterlilik sınavı… Şu anda bile hayatımızda bütünüyle sınavlara boğulmuş durumdayız.


Bir çocuk, daha gördüklerini algılamaya başladığı ilk andan itibaren ebeveynleri tarafından, aman diğer çocuklardan bir adım önde olsun diye kreş denen yerlerden başlıyor çocuğunun sözde geleceğini garanti altına alacak, meçhul geleceğinde gireceği sınavlara hazırlamaya. En az bir yabancı dil bilsin, en saygın üniversitelere gitsin, en iyi gelir getiren mesleğe sahip olsun gibi gibi gibi…


Ezberlesin, hayır ezberlemesin öğrensin yaw, çözüm geliştirsin, klasik sınavlara da hazır olsun, en kısa zamanda çözümü geliştirmek zorunda olduğu test tekniğine de; farklı kaynaklardan çalış, daha çok soru çöz daha çok…  Bir soru bir sorudur! Bir doğru soruyla bile binlerce öğrencinin önüne geçebilirsin, bir yanlış soru ile binlerce öğrencinin arkasına düşebilirsin!


Ama bir küçük günah binlerce kişinin arkasına düşürebileceği gibi insanı, bir küçük sevapta insanı binlerce kişinin önüne geçirebilir.


Yanlışa tahammül yok. “Ben sana bunca emeği bunca masrafı boşuna mı yaptım.”


O kursa git, bu kursu bitir, şu kursu tamamla… Ne kadar çok sertifikaya ya da EĞİTİLMİŞTİR belgesine sahip olursan işe girme şansın o kadar artar.


Tıpkı yarış atı gibi; hadi oğlum, koş kızım, yürü be haydi…


Ben seni boşuna mı yarattım diyor oysa RABB.


İnsanın kendi dünyasını kurtarma çabalaması bir bakıma!


Allah ise kullarının günahı ne kadar büyük olursa olsun, kulunun gönülden bir tövbesine kulunu yeni doğmuş bebek saflığına eriştirecek kadar hazinesi geniş.


Peki ya Hz. Muhammed (s.a.v.)’in “gerçek hayat insan öldükten sonra başlar” hadisinde belirttiği üzere biz insanoğlu insanlar gerçek hayata ne kadar hazırlayabiliyoruz kendimizi.


Dilediğimiz bir şey gerçekleşmediğinde veya gerçekleşmesi geciktiğinde nasıl sabırsızlanıyoruz, sinirleniyoruz, sağa sola saldırıyoruz, küsüyoruz…  15 – 20 sene sonraki o da ne olacağı belli olmayan halimize nasıl sabrederek o dersleri çalışıp sınav üstüne sınava girebiliyoruz.


Ama başımıza küçük bir musibet dahi gelse; her şeyde beni buluyor yaw, bu ne biçin bir kör talihtir, kadersizim diye sızlanırız.


Gözünü bitiş çizgisine çevirmiş, kafasında 1. olacağım diye kendini sürekli dürten, 5000 metre koşucusunun son metrelerine bakalım, kan ter içerisinde, kasları laktik asitle tıka basa dolmuş, yüzü kıp kırmızı, burun ve ağız hareketlerinden artık havanın akciğerlerine yetersiz geldiğini görebiliyorsunuz ve adeta halk arasında bir tabir var ya götünden soluma diye ona şahit oluyorsunuz. Bu kadar zorlamaya rağmen bitiş çizgisini ilk geçen olduğunda hedefine ulaşmış olmanın vücuduna verdiği gevşeme ile kendini bırakıyor yere, gülümseme, gözyaşı ile birlikte hıçkırıklar ağzından çıkıyor.


Aylarca, yıllarca çalıştı çabaladı, yarışa kadar, yemeğinden tutun uykusuna kadar her şeyine dikkat etti, yarış başladı, yarış bitti, madalyasını taktılar, artık birinciydi. Tüm çabalara değmişti, tüm sıkıntıların mükafatı alınmıştı. Neşe içerisinde evinin yolunu tuttu, hatırı sayılı para verdiler, reklam anlaşmaları imzaladı, araba aldı, ev aldı kendine...


Dünyalıktı bunlar, yarışı kazanan insan, yarışı kazananın kazandığını ilan eden insan, yarışı kazanana kazandırdığının karşılığı bir şeyler veren yine insan…


Ama kimse ölümsüzlük vermedi değil mi şimdiye kadar!


Ya da sonsuza kadar ne istersen vereceğim diyen birini göreniniz oldu mu hiç?


Peki ya her şeyin yaratıcısı Allah’ın peygamberleri ile kitapları ile vadettiğine bakalım; CENNET, EBEDİYEN, SONSUZ MÜKAFAT, NE İSTERSEN İSTEDİĞİN ANDA.


Peki, bu mükafat için Allah’ın sınavlarına ne kadar tahammülümüz var!


Hem sınav sonucunda hem dünya hayatı içindeyken insanoğlu insana mükafat veriyor hem de üstüne CENNET’i, SONSUZ MÜKAFAT’ı vadediyor.


Peki, varlığımızın tek sahibi Allah’ın bize uyguladığı sınavlarında ne yapıyoruz?


Rabbin için sabret arka kapak

Yazı http://www.omurokur.com/2014/07/rabbin-icin-sabret-ugur-kosar/ adresinde yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder