Bir fare dadanmış eve,
Peynir çalmakla meşgul,
Ev sahibi bööö yapıyor,
Bööööö Bööööö Bööööö…
Olmuyor…
Fare peynir çalmaya devam ediyor…
Hatta ev sahibi, fare ortalıkta fazla dolanmasın diye kendisi gidip kapısının önüne bırakıyor en kalitelisinden büyükçe peynir dilimlerini…
Gel zaman git zaman anlıyor ki fare, ev sahibi benden korkuyor…
Daha başka şeylerde çalmaya başlıyor kendisine,
Fare yuvasında bir ziyafet bir şenlik! Ki sormayın; bir ziyafet ki; dinlere destan.
Ziyafet pek olunca fare nüfusunun sayısı da artıyor…
Kemirerek duvar içlerinden evin içine bir sürü yollar açıyorlar…
Ev sahibi hala bööööö bööööö yapıyor ama başka bir şey yok.
Fare yakalama ve/veya öldürücü tuzakların hiç birisini kullanmıyor, birisinin kullanmasına da müsaade etmiyor? “Fare haklarına aykırı” diyor bu!
Özellikle mutfak dolabına ve buzdolabına geniş geniş tüneller açıyorlar,
Bakıyorlar ki; tünelleri kullanarak yuvalarına levazımı taşımak meşakkatli; yiyeceklerin bulunduğu yerlerin arkasına yuvalarını taşıyorlar…
Ev sahibi hala bööööö bööööö yapıyor.
…
Bir gün ev sahibi evine geliyor, kapıyı açar açmaz ne görsün;
Evin içerisinde fare sürüsü;
İçlerinden irice bir fare ayakları üzerine kalkmış ev sahibine parmak sallıyor ve bir şey söylüyormuşçasına ağzını oynatıyor…
Ev sahibi acaba fare bir şey mi konuşuyor diye kulağını yaklaştırıyor iri kıyım farenin üzerine…
Ev sahibi iki ayağı üzerine kalkmış fareye doğru yaklaştıkça çevresinde diğer farelerinde iki ayakları üzerine kalktıklarını ve kendisini çembere aldıklarını fark ediyor.
İrice fare diyor ki;
“Bu ev artık bizim, pılını pırtını topla buradan defol, git kendine başka bir yer bul”
Diğer fareler hep bir ağızdan;
“deee fol, deee fol, deee fol” diyerek ellerini, parmaklarından zafer işareti yaparak yukarı doğru sallıyorlar.
Yere eğiliyor, birkaç fareyi boğazlarından tuttuğu gibi havaya kaldırıyor ama bacaklarına saldıran farelerin ısırıklarının, yüzünden okunan acısı ile bırakmak zorunda kalıyor…
Çevresini saran fare sayısı giderek artıyor…
Evin lambalarında bile sallanan fareler gözüne takılıyor…
Köşe bucak, ortalıkta dolaşan farelere çarpmadan elbiselerini toparlamak için yatak odasına yöneliyor…
Oturma odasında televizyon açık karşısında yüzlerce farenin, ellerinde çerezler, içecekler Tom ve Jery’yi izlediklerini görüyor…
Mutfağı geçerken, dolapların kapısının ardına kadar açık, makyaj yapmalarından dişi oldukları tahminini yürüttüğü farelerin yiyecek içecek hazırladıklarını görüyor…
Ayakları su birikintisine denk geliyor, banyodan dışarıya su sızıyor, kapı aralığından bakıyor, fareler küveti doldurmuş kadınlı erkekli duş alıyorlar, simsiyah su akıyor banyonun beyaz fayanslarına…
Nihayet yatak odasına varıyor...
Gardırobunun üzerinden valizini indiriyor, hızlıca açıyor içini… elbiselerini alıp çıkıp gitmek istiyor artık evinin hududunun dışına…
Gardırobunun sürgülü kapısını açıyor, “lanet” diyor gördükleri karşısında; bir elbiseyi alıyor parçalanmış, diğerini alıyor parça pinçik, bir diğeri delme deşik… demek diyor mutfaktaki fareler benim elbiselerimden kendilerine elbise dikmişler…
Evde bulunan hiçbir şeyde gözü yok artık, yatak odasına geldiği yollardan aynı şekilde gerisin geri çıkıyor, arkasından üst üste çıkarak adeta fare kule oluşturmuş farelerin en üstte olan iri kıyım olanı nanik yapıyor…
“Yürrrüüüü anca gidersin!”
Kapıyı sert bir şekilde kapatıyorlar ev sahibin ardından…
Ev sahibi “kendim ettim kendim buldum” diyor kendi kendine; “keşke yılanın başını daha küçükken ezseydim”
İş işten geçti, artık her şey nafile!
Ev: Türkiye Cumhuriyeti
Ev sahibi: Türkiye Cumhuriyeti Devleti iktidar sahipleri
Fare: PKK ve destekçileri
Yazı http://www.omurokur.com/2015/01/ev-sahibi-ile-fare-turkiye-ile-pkk/ adresinde yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder