6 yaşlarındaydım...
Aralığın 31"i idi ve babam şehre gitmişti.
Kar lapa lapa ve tipi şeklinde yağıyordu. Dört gözle babamın gelmesini bekliyordum. Çünkü ona çok özel bir sipariş vermiştim. (Köyde bakkal tarzında bir yer olmadığından tüm ihtiyaçlar mecburen şehirden karşılanıyordu.)
Her taraf bembeyazdı ve öyle tipi ediyordu ki evin kapısını açmak benim yaşındaki birisi için çok zordu. Tabi bu havada bir arabanın köye gelmesi de zor olacaktı.
Kağıda sürekli aklıma ne gelirse onu yazıyordum...
(Okula beş yaşında iken başladım ve kısa sürede okumayı da yazmayı da söktüm, annem ile babamın yardımları sayesinde ve 5 yaşında olmama rağmen beni okula kabul eden Ali öğretmen sayesinde.)
Babama verdiğim o özel sipariş zarf ve uçan balondu.
İzlediğim bir çocuk filminden esinlenmiştim; çocuk tüm isteklerini bir kağıda yazıyordu ve zarfın içine koyarak balona bağlıyordu, mektubun alıcı kısmına Noel baba diye yazmıştı. Adrese gerek yoktu o zarf Noel babaya ulaşıyordu...
Gece yarısından sonra da Noel baba da geyiklerine binerek mektupta hangi uslu çocuk ne istediyse bacadan girerek gizlice onu çorabın içine bırakıyordu.
Saatler geçti, akşam saatleri oldu, havanın kararmak üzereydi, akşam ezanının sesi, cami yakın olmasına rağmen çok derinden geliyordu. Gökyüzü, yoğun kar yağışında gökyüzüne baktığınızda bir kızıllık görürsünüz ya; öyleydi! Babamın gelmesi gecikmişti. Benim bir an önce o zarfı göndermem gerekiyordu. Çünkü ayın 31"i idi ve son gündü. Bir an önce mektubumu göndermem gerekiyordu ki; gece yarısından önce mektup Noel babaya ulaşsın yoksa gece yarısından sonra Noel baba hediyelerini dağıtmaya başlayacaktı.
Zarfım yoktu; beyaz bir kağıt aldım elime ve zarf yaptım.
Noel babadan isteklerimi yazdığım mektubumu yaptığım zarfın içerisine koydum.
Balon yoksa poşet var dedim, rüzgar da esiyor her halükarda uçar; bir poşet aldım elime üfledim şişirdim, havası kaçmasın diye ağzını ip ile bağladım. Zarfı da poşetten balona sıkı sıkıya bağladım, kopup ta Noel babaya sadece balon gitmesin diye... (Ayıp olurdu yoksa:))
Rüzgarın dışarıdan direnmesine rağmen evin kapısını açtım. Gökyüzünü görebileceğim açık bir yere gittim, karanlıkta başımı yukarı kaldırdım, yumuşak kar taneleri yüzüme düşüyordu, poşet balona bağlı istek mektubumu, beni olduğum yerden öteye itekleyen rüzgara; Noel babaya ulaşır umudu ile teslim ettim.
Sobanın hemen arkasında sandalyeye çorap koymuştum. Bacanın hemen ön tarafıydı. Noel baba kendisine yazdığı mektupta istediklerimi buraya bırakacaktı.
Gece saat kaça kadar ayakta kalıp Noel babayı bekledim hatırlamıyorum. Ama sabah yataktan kalkar kalkmaz ilk sobanın arkasına asılı çoraba koştuğumu hatırlıyorum. Bir şeyler yoktu. Büyük ihtimalle poşetten balona bağladığım mektubum Noel babaya ulaşmamıştı...
Şimdiye kadar hayal ettiklerimizi 2016 yılında gerçekleştirmemiz temennim ile YENİ YILIMIZ kutlu olsun!
Yazı http://www.omurokur.com/2015/12/noel-babaya-mektup/ adresinde yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder